Öğrenme güçlüğüne EEG umut olabilir! D vitaminin de rolü var

Albert Einstein, Leonardo Da Vinci, Tom Cruise gibi ünlü ve başarılı isimleri de etkileyen öğrenme güçlüğü, zeka seviyesi normal olmasına rağmen okuma, yazma, matematik gibi temel becerileri öğrenmede ve kullanmada yaşanan zorluklar olarak biliniyor. 

Hem aileler hem de bu problemi yaşayan bireyler için zorlu bir süreç olan öğrenme güçlüğünün erken teşhisi büyük önem taşıyor. Bu kapsamda, öğrenme güçlüğünün teşhisi konusunda umut verici bir çalışma yapıldı.

Auto Train Brain Ceo’su ve Bahçeşehir Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Görevlisi Dr. Günet Eroğlu tarafından kaleme alınan ve ‘Diagnostics’ dergisinde “Elektroensefalografi Tabanlı Nöroinflamasyon Tanısı ve Öğrenme Güçlüklerindeki Rolü” ismiyle yayınlanan makale, öğrenme güçlüğünün teşhisine yeni bir umut ışığı tutarken, bu durumun altında yatan nedenleri de aydınlatıyor.

D vitamini eksikliği öğrenme güçlüğüne neden olabilir mi?

İnsan beyni hareket, düşünce, konuşma gibi bütün fonksiyonların merkezini oluşturduğunu dile getiren Günet Eroğlu, “Beyni anlamak, birçok sorunu çözmemize olanak tanır. Nöroteknolojik gelişmeler, her geçen gün beyni daha iyi keşfetmemizi ve sorunlara çözüm bulmamızı sağlıyor. Bu sorunlardan biri de öğrenme güçlüğüdür. Bu kapsamda, bu sorunu yaşayan bireylere ve ailelere, sorunun teşhisi ve altında yatan nedenleri öğrenmeleri açısından bilimsel bir çalışma hazırladık. 

Makale, öğrenme güçlüklerinin genetik, epigenetik ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkan nörogelişimsel durumlar olduğunu belirtirken, son dönemdeki çalışmalar annenin otoimmün rahatsızlıkları, doğum öncesi stres ve D vitamini eksikliği gibi faktörlerin nöroinflamasyona katkıda bulunabileceğini gösteriyor” dedi.

Dr. Günet Eroğlu

‘Kişiselleştirilmiş tedavilere büyük katkı sağlayacak’

Nöroinflamasyonun beynin kendini koruma mekanizması olduğunun altını çizen Dr. Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Tıpkı vücudumuzun bir yerinde bir yaralanma olduğunda iltihaplanma olması gibi, beyinde de bir hasar veya tehdit olduğunda benzer bir süreç yaşanır. Bu süreçte, beynin bağışıklık hücreleri (mikroglia ve astrositler) aktive olur ve bazı kimyasallar salgılar. Bu kimyasallar, hasarı onarmaya ve tehdidi ortadan kaldırmaya yardımcı olur. EEG’nin bu noktada büyük kolaylık sağlıyor. Makalede beyin aktivitesini elektriksel olarak ölçen non-invaziv bir yöntem olan EEG teknolojisinin nöroinflamasyonun bir göstergesi olarak kullanılabileceği ve bu sayede öğrenme güçlüğü olan bireylerde daha erken ve doğru teşhisin mümkün olabileceğini ortaya çıkardık. Bu çalışma öğrenme güçlüklerinin nörobiyolojik mekanizmalarının anlaşılmasına ve kişiselleştirilmiş tedavilerine büyük katkı sağlayacak.”

Related Posts

Gizli pandemi: Lyme

425’den fazla hastalığı taklit eden ve teşhis edilmesi bu yüzden zor olan Lyme hastalığı ‘gizli bir salgın’ olarak nitelendiriliyor. Geçmişte kenelerden bulaştığı düşünülen hastalığın bit,
pire, sivrisinek, tahtakurusu gibi kan emicilerden de geçtiği belirtiliyor.

Alzheimer, ölümcül hastalık olmaktan çıkıyor

Çığır açan bir çalışma, 35 bin kişinin protein haritasını inceleyerek Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların yıllar öncesinden tespit edilebileceğini ortaya koydu.

Yapay Zeka Beynin Çalışma Örüntüsünü Değiştirebilir mi ?

Beynin çalışma örüntüsü yapay zekayla birlikte değişiyor! Teknolojiyi ne kadar bilinçli kullandığımız değişimin seyrini belirliyor!

Dermatoloji Uzmanı Nazmi Geyik: Güneşten kontrollü ve bilinçli şekilde yararlanmak önemli

Dermatoloji Uzmanı Nazmi Geyik: Güneşten kontrollü ve bilinçli şekilde yararlanmak önemli

Emziren anneye zorbalık yapmayın: Diyet baskısı süt kalitesini düşürüyor

Yeni doğurmuş çiçeği burnunda anneler, sık sık aldığı kilolar sebebiyle zorbalığa uğruyor. Yaşanan bu beden baskısına aceleci diyetler de eklenince, işin faturası bebeklere çıkıyor. Anne sütünün son derece olumsuz etkilendiği bu süreçte anne-bebek sağlığı riske giriyor. Diyetisyen Asya Naz Al, bu tehlikeye dikkat çekerek sağlıklı ve bilinçli kilo vermenin önemini vurguluyor.

Uzmanlar sıcak havalarda serinlemek için tercih edilmesi gereken içecekleri açıkladı

Sıcak havalarda serinlemek için tercih edilen soğuk kahve, bubble tea, milkshake ve limonata gibi içecekler, içerdikleri yüksek şeker nedeniyle enerji alımının artmasına yol açabiliyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Araştırma Görevlisi Pınar Ece Karakaş, sıcak havalarda yeterli miktarda su tüketimine özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak içecek seçerken besin etiketinin okunmasını ve tercih yaparken içeriğe dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Soğuk kahve tüketilirken şeker ve şurup içermeyenlerin tercih edilmesini öneren Karakaş, “Ayran, sade kefir, sade maden suları, şekersiz ev yapımı limonatalar tercih edilebilecek sağlıklı alternatiflerdendir” dedi.