Almanya’da 23 Şubat seçimlerine sayılı günler kala, hükümetin el değiştireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Anketler, kasım ayında dağılan koalisyon hükümetini oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve liberal eğilimli Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oylarının düştüğünü gösteriyor.
Sonuçları 13 Şubat’ta açıklanan ‘infratest dimap’ anketine göre, Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve yalnızca Bavyera’da faaliyet gösteren kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) oluşturduğu Birlik (CDU/CSU) partilerinin yüzde 32 oy oranıyla seçimden zaferle çıkacağı tahmin ediliyor. Kamu yayıncılık kuruluşu ARD’nin ‘infratest dimap’a yaptırdığı ankette ikinci sırada olan parti ise yüzde 21 oy oranı ile aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD). Halen koalisyonu sürdüren SPD ve Yeşillerin her birinin oy oranıysa yüzde 14 seviyesinde. FDP’nin ise oy oranı yüzde 4. Bu, liberal partinin yüzde 5 olan seçim barajını aşamayacağı ve parlamentoya giremeyeceği anlamına geliyor.
Bu ankete göre Sol Parti’nin oy oranı yüzde 6. Sol Parti’den ayrılan siyasetçilerin kurduğu sol popülist Sahra Wagenknecht İttifakı’nın (BSW) oy oranı ise yüzde 4,5 seviyesinde. FDP, Sol Parti ve BSW’nin meclise girip girmemesi, mutlak çoğunluğun sağlanmasında ve koalisyon seçeneklerinde önemli bir rol oynayacak.
Şu ana kadar parlamentoda temsil edilen siyasi partilerin tümü, aşırı sağcı AfD ile koalisyon kurmayacağını açıklamış bulunuyor. Bu partilere, ocak ayı sonunda bir göçün sertleştirilmesi taleplerini içeren bir önergeyi AfD’nin oylarıyla meclisten geçirmeyi başaran CDU/CSU da dahil. Ancak iktidardaki SPD’nin yanı sıra muhalefetteki Sol Parti (Linke), CDU/CSU’nun başbakan adayı Friedrich Merz’in sözünü tutmayarak AfD ile koalisyon kurabileceği tehlikesine karşı uyarıyor. Merz ise söz konusu ihtimali reddediyor.
Tüm bu şartlar altında, Almanya’nın gelecek hükümetini hangi partilerin oluşturabileceği de merak ediliyor. DW Türkçe’nin haberine göre, erken seçimler sonrasındaki koalisyon olasılıkları şöyle:
CDU/CSU-SPD
Güncel anketler ve siyasi açıklamalar ışığında, Almanya’yı gelecek dört yıl yönetmesi ihtimal dahilinde olan hükümet, Hıristiyan Birlik partileri ile SPD arasında kurulabilecek bir koalisyon hükümeti.
CDU/CSU sandıktan birinci çıkması halinde, başbakan adayı Merz’in, SPD ve Yeşiller ile koalisyon görüşmelerinin ön yoklamasını yapması bekleniyor. Almanya siyasetinde partiler resmi koalisyon müzakerelerine başlamadan önce, ‘sondaj görüşmeleri’ denilen, gayri resmi yoklama görüşmeleri yapıyor.
CSU Genel Başkanı Markus Söder, sosyal demokratlarla koalisyonu tercih ettiğini ve Yeşillerle ittifak kurmak istemediğini açıkça dile getirdi.
CDU Genel Başkanı Merz ise meclisin son oturumunda yaptığı açıklamada, SPD’ye hitaben şu sözleri sarf etti: “Bu, kaçamayacağınız bir sorumluluk. Bu sorumluluktan biz de kaçmayacağız.”
CDU/CSU ile SPD’nin oluşturacağı bir hükümet, Almanya’nın iki geleneksel merkez siyasi partisinin bir araya gelmesiyle oluştuğu için geçmişte ‘büyük koalisyon’ olarak adlandırılıyordu. Büyük koalisyonun avantajlarından biri, verilmesi gereken zorlu kararlar için Federal Alman Meclisi’nin yanı sıra Federal Eyalet Temsilciler Meclisi’nde (Bundesrat) de gerekli çoğunluğa rahat bir biçimde sahip olması.
Ancak SPD’nin Merz’e olan güvenin sarsılması bir sorun olarak değerlendiriliyor. SPD’nin önde gelen isimleri, Merz’in göç önergesini geçirmek için AfD’nin oylarıyla meclis çoğunluğunu sağlamasından bu yana, CDU liderine güvenmediklerini defalarca dile getirdi. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Almanya Federal Meclisi’nde aşırı sağcıların ilk defa siyasi çoğunluğun bir parçası olmasını sağlamakla suçlanan Merz’i protesto için son haftalarda yüz binlerce kişi sokağa çıktı.
Bunun yanı sıra SPD Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil, partisinin, CDU/CSU’nun kalıcı sınır kontrolleri ve tüm sığınmacıların sınırdan geri çevrilmesi yönündeki planlarına, Anayasa ve Avrupa Birliği (AB) yasalarına aykırı olduğu gerekçesiyle asla ‘evet’ oyu vermeyeceklerini vurguladı.
CSU lideri Söder ise bu konuda umudunu kesmiş değil. Olası bir seçim mağlubiyetinin ardından SPD’nin yönetim kadrosunun değişebileceğine işaret eden Söder, “SPD’de tabii ki her zaman, ortak sorumluluk söz konusu olduğunda konuşabileceğiniz insanlar var” açıklamasını yaptı.
Ancak SPD’nin herhangi bir koalisyonda yer alması için önce parti tabanının buna onay vermesi gerekiyor. Dolayısıyla Merz’e karşı güven kaybının en az SPD yöneticileri arasındaki kadar mevcut olduğu parti tabanında, üyelerin Merz ile koalisyona hayır deme olasılığı riski bulunuyor.
CDU ve CSU içerisindeyse böyle bir demokratik oylama söz konusu değil. Hıristiyan Birlik partilerinin bir koalisyonu kurabilmesi için, yalnızca federal yönetim kurulunun ‘evet’ demesi yetiyor.
CDU/CSU-YEŞİLLER
Sandıktan birinci çıkması ihtimali yüksek olan Hıristiyan Birlik partilerinin, koalisyon kurmak için elle tutulur bir seçeneği daha var: Yeşillerle iş birliği.
CSU lideri Söder’in aksine, Yeşillerle koalisyon kurma ihtimalini açıkça reddetmeyen CDU/CSU’nun başbakan adayı Merz, Yeşiller partisi ile göç politikası alanında sahip oldukları görüş farklılıklarını son dönemde daha sık vurgulamaya başladı. Hıristiyan Birlik partilerinin seçim kampanya sürecinde en çok önem verdiği konu, göç politikasında 180 derece bir dönüşüme imza atma planları.
Yeşiller partisi ise sert göç politikalarından yana değil. Örneğin partinin ocak ayında yapılan kongresinde, göçmenlerin aile birleşimi haklarının daha da geliştirilmesine yönelik bir karar alındı.
CDU yönetimine göre, bir yanda siyasi farklılıklar mevcutken, diğer yanda Hıristiyan Birlik partilerinin kişisel ilişkiler düzleminde Yeşillerle daha iyi anlaştığını söylemek mümkün. Her iki partinin yönetici kadroları da kendilerinin SPD’lilerden çok daha fazla inovasyona açık olduğu görüşünde.
Ancak CSU’nun Yeşillerle ve özellikle de başbakan adayı Robert Habeck ile iş birliğini reddetmesi, kurulması olası bir koalisyon hükümeti açısından büyük bir sorun teşkil ediyor. Bavyeralı siyasiler, olası bir CDU/CSU-Yeşiller koalisyonunun, aşırı sağcı AfD’yi daha da fazla güçlendireceği görüşünde.
CDU/CSU-Yeşiller koalisyonunun önündeki bir diğer engel ise Yeşillerin de Merz’in güvenilirliğini sorgulaması ve CDU/CSU’nun izlemeyi planladığı göç politikasını kabul etmeme ihtimallerinin yüksek oluşu.
Tüm bunlara rağmen Merz, Yeşillerle görüşmelere girilmesine sıcak bakıyor. Bunun nedenlerinden birinin, Merz’in SPD üzerinde daha fazla baskı oluşturmak için koz elde etme planları olduğu söylenebilir.
CDU/CSU-SPD-FDP
Parti renkleri Almanya bayrağını çağrıştırdığından ötürü ‘Almanya koalisyonu’ adı da verilen bu olası koalisyonun ortaya çıkma olasılığı, düşük de olsa mevcut. CDU/CSU-SPD ve FDP’den oluşan koalisyonunun örneği halihazırda Saksonya-Anhalt eyaletinde var.
Ancak bu koalisyonun gündeme gelebilmesi için önce belirli koşulların sağlanması gerekiyor. Öncelikle, anketlerde oy oranı yüzde 4-5 bandında olan FDP’nin yüzde 5 barajını aşmayı başarıp meclise girmesi gerekiyor. Öte yandan böylesine bir koalisyon ancak iki partili bir koalisyonun, gereken çoğunluğu sağlayamaması durumunda gündeme gelebilir.
Siyasi gözlemciler bu koalisyona pek ihtimal vermese de FDP lideri ve eski Maliye Bakanı Christian Lindner, nihayetinde bu koalisyonun kurulacağın emin. Lindner, göç politikası ve ekonomi konusunda bir siyaset değişiminin ancak bu koalisyon ile mümkün olduğunu öne sürüyor. Olası bir koalisyonun kurulması için, hazırlanacak koalisyon anlaşmasının FDP’nin kongresinde oylanması gerekiyor.
CDU/CSU-SPD-YEŞİLLER
Koalisyonlara ittifak kuran siyasi partilerin renkleri üzerinden isim koymanın popüler olduğu Almanya’da, Hıristiyan Birlik partileri, sosyal demokratlar ve Yeşillerin bir araya gelmesiyle oluşan koalisyona da aynı nedenle ‘Kenya koalisyonu’ adı veriliyor.
FDP’e meclise girmeyi başaramadığı ancak Sol Parti ve sol popülist BSW’nin meclise girmesi halinde, ikili bir koalisyon kurma olasılığı düşecek.
Bu tür bir durumda, partilerin siyah, kırmızı ve yeşil renklerinden adını alan ‘Kenya koalisyonu’ gündeme gelebilir. Ancak böylesine bir koalisyon, CDU/CSU açısından tahayyül edilmesi son derece zor bir ittifak olacak. Bu durumda Merz, planladığı siyasi dönüşümü aynı anda, kendisiyle hemfikir olmayan iki ortağa birden kabul ettirmeye çalışmak durumunda kalacak. Öte yandan matematiksel olarak, anketlerde her biri yüzde 14-15 bandında olan SPD ve Yeşiller bir araya geldiklerinde CDU/CSU ile aynı güce sahip olacağı için, Merz’in bu hedefine ulaşması zora girebilir.
CDU/CSU-FDP, CDU/CSU-FDP-YEŞİLLER, SPD-SOL-YEŞİLLER
Matematiksel olarak mümkün olsa da hayata geçme olasılığı pek yüksek olmayan üç koalisyon seçeneği daha var. Bunlar arasında, CDU/CSU-FDP koalisyonu da bulunuyor.
Serbest piyasa ekonomisi ile bazı konulardaki muhafazakar tutumlarında benzer görüşleri paylaşan Hıristiyan Birlik partileri ile Hür Demokratların kafalarındaki ideal koalisyon senaryosunun birbirleriyle kuracakları bir koalisyon olması sır değil. Ancak FDP meclise girmeyi başarsa bile, iki partinin meclis çoğunluğuna ulaşması çok zor gözüküyor.
CDU/CSU-FDP koalisyonu, 2009-2013 yılları arasında Almanya’yı yönetmiş olan hükümeti oluşturmuştu. Angela Merkel’in ikinci başbakanlığı döneminde, CSU ile liberaller arasında ciddi tartışmalar çıkmıştı.
Her iki partinin, yanlarına Yeşilleri de alarak koalisyon kurma olasılığı ise hâlihazırda imkansız gözüküyor. Bunun nedeni, FDP lideri Lindner’in, Yeşiller ile iş birliğini açık bir şekilde reddetmesi ve seçim kampanya sürecinin özünü Yeşiller’in başbakan adayı Habeck’e karşı sarf ettiği sözlerin oluşturması.
Bir üçüncü seçenek ise geçmişte sol görüşlü Almanların sıcak baktığı ancak pek olası görülmeyen, üçlü SPD-Sol Parti-Yeşiller koalisyonu. Söz konusu partiler açık bir dünya görüşü konusunda ortak paydaya sahip olmasına rağmen, dış politika konusundaki fikir ayrılıkları, böylesine bir koalisyonun hayatta kalma ihtimalini düşürüyor. Örneğin SPD ve Yeşiller, Ukrayna’yı her ne pahasına olursa olsun askeri olarak destekleme konusunda hemfikirken, Sol Parti diplomatik çözüm için Rusya ile masaya oturulması gerektiğini savunuyor.
KOALİSYONSUZ ALMANYA MÜMKÜN MÜ?
Peki tüm bu senaryoların tamamı başarısızlıkla sonuçlanır ve Almanya’da koalisyon hükümeti kurulamazsa ne olacak?
SPD yönetimi, güvenin sarsılması ve aynı zamanda herkesin hemfikir olmadığı bir siyasi programı hayata geçirmekte kararlı olan Merz’in koalisyon ortağı bulmakta başarısız olabileceği ihtimaline karşı uyardı.
Merz her ne kadar nisan ayına kadar koalisyon kurmayı umuyor olsa da SPD koalisyon görüşmelerinin çok daha uzun sürebileceğini düşünüyor. Bu süreçte mevcut hükümet, görevde kalmayı sürdürecek.
Koalisyon kurulamadığı durumda, geriye tek seçenek olarak azınlık hükümeti ihtimali kalıyor. Böylesine bir senaryoda CDU/CSU’nun tek başına veya meclise girdiği takdirde FDP ile azınlık hükümeti kurma ihtimali mümkün.
Ancak CDU Genel Sekreteri Carsten Linnemann’ın da aralarında bulunduğu bir grup üst düzey CDU/CSU’lu siyasetçi, azınlık hükümeti kurma olasılıklarının bulunmadığı yönünde açıklamalar yaptı.
(ALINTI)
More Stories
İfşa edilen ünlü baharat markasından dumura uğratan açıklama
Soğuk havaya aman dikkat!
Eve alkollü gelen kocasını çıkan tartışmada bıçaklayarak öldürdü